Ankara'da yaşıyor ve hafta sonu şehirden biraz uzaklaşma niyetiniz varsa, Beypazarı bence iyi bir seçenek. Ankara'ya 90 km uzaklıktaki ilçe, kendine has mimarisi, yerel lezzetleri, bakır ve gümüş işçiliği, şehir merkezine yakınlığı ile yerli turistin son yıllarda uğrak yerlerinden biri.
Ankara- Sincan-Yenikent-Ayaş yolunu takip ederek Beypazarı'na ulaştık. Önce Beypazarı'na 4-5 km uzaklıktaki İnözü Vadisi'ni gezdik.
İnözü Çayı'nın oluşturduğu vadide birkaç tesisi bulunmakta. Burada yöresel lezzetlerin tadına bakmanız ya da yeşillikler içinde çayınızı yudumlayıp yorgunluk atmanız mümkün.
Beypazarı gezimize Hıdırlık Tepesi'nden başladık.
Burası, ilçeyi tepeden görmek isteyenlerin uğrak yeri. Biraz manzarayı izledik, fotoğraf çekip aşağı indik.
İlçe merkezinde aracımızı park edip ilk olarak gümüşçüler çarşısını gezdik.
Beypazarı'nda
kuyumculuk özellikle telkâri işçiliği önemli bir geçim kaynağı. Her dükkânda
bin bir çeşit takı var. İki katlı çarşıda çok güzel gümüş takılar satılmakta.
Beypazarı'nı farklı kılan özelliklerden biri de tarihi evleri ve konakları. Yol boyunca restore edilmiş konakları görmek mümkün. İlçede karakteristik özelliklere sahip 350 ev bulunuyormuş. Birçoğu otel olarak turizme hizmet veriyor.
Beypazarı denilince akla ilk gelenlerden biri de havuç. Burası en çok havuç üreten yerlerin başında geliyor. Çarşıda havuç suyu, havuç döneri, havuç lokumu bulmak mümkün. Havuç, ilçe ile öylesine özdeşleşmiş ki şehir meydanına bir havuç heykeli bile yapılmış.
Gümüşçüler
çarşısından sonra rotamızı Alladin sokağa çevirdik. Sokakta karşılıklı ve yan
yana dizilmiş dükkânlar var. Bakır işleri, gümüş, baklava, havuç suyu, baharat,
erişte, Beypazarı kurusu gibi yiyeceklerin satıldığı çarşıda yol boyunca
satıcılar size pestil, cevizli sucuk, kurutulmuş meyve ikram edip dükkânlarına
davet ediyorlar.
Ben de Beypazarı
kurusu ve kurutulmuş sebzelerden almayı ihmal etmedim. Çarşıda dikkat çeken
özelliklerden biri de satıcıların çoğunun kadın olması. Beypazarı Belediyesi kadınları
üretime katmak için birçok meslek edindirme kursu düzenlemiş ve kendi
yerlerini açması için teşvik etmiş.
Çarşının sonuna geldiğimizde Taş Mektep ile karşılaştık. Buraya gelmeden önce internette küçük bir araştırma yapmıştım. Yemek için burayı önerenler oldukça fazlaydı.
Restoranda yöresel lezzetlerden oluşan Beypazarı menüsünü istedik.
Tarhana çorbası, etli yaprak sarma, güveç, baklava, ayran ve salata.
Yemek tam bir hayal kırıklığı idi. Pirinç, sebze ve et karışımından yapılan güveç (etli pilav) soğuk ve lezzetsizdi.
Yöreye ait 80 kat cevizli baklava ise çok sertleşmişti. Sadece çorba ve etli yaprak sarma güzeldi.
Yemek sonrası çayımızı Taş Mektebe 200 metre uzaklıktaki Halkevi bahçesinde içtik.
Halkevi'nin konumu, manzarası ve çayı oldukça güzeldi.
Bir sonraki durağımız "Yaşayan Müze"
Beypazarı eşrafından tüccar Katırcıoğlu Ali'nin torunu, Büyük Abbas Ahmet'in oğlu Abbaszade Mustafa Efendi tarafından 19.yüzyılda yapılmış yan yana iki konaktan biri, bugün Yaşayan Müze olarak kullanılıyor. Türkiye'de yeni bir müzecilik anlayışının tek örneği olan Abbaszade konağı, Osmanlı dönemi mimarisi yapısını taşıyor.
Konağın odalarının birinde 10 TL karşılığı ebru sanatını deneyebiliyorsunuz.
Yine konağın başka bir odasında 15 TL karşılığında kurşun döktürebilirsiniz.
Konağın üst katında oturma odası, gelin odası, banyo mevcut. Bu katta da rehber size eşlik ediyor ve bazı deyimlerin dilimize nasıl yerleştiği hakkında bilgi veriyor.
Yaşayan Müze'den ayrılıp 200-300 metre aşağıdaki Türk Hamamı Müzesi 'ne geldik.
Türk hamam ve temizlik kültürünü belgeleme, koruma ve geleceğe aktarma düşüncesiyle kurulmuş. Bir kasaba hamamı olarak 16. yüzyılda inşa edilmiş.
Gezimize biraz ara verip dinlenmek için yer ararken ağustos ortasında öyle bir dolu ve yağmur bastırdı ki gezimizi sonlandırmak zorunda kaldık.
Bir daha gelirsek Kent Müzesi, Cahide Gürsoy Müze Evi gezilecek yerler arasında olacak.
Beypazarı'nın enerji dolu halini ben de çok sevmiştim.Ankara'ya yakın böyle bir yer olması büyük bir şans.Sevgiler :)
YanıtlaSilDerya hanım merhaba özledik nerelerdesiniz ? Evet Beypazarı'nı ben de severim :)
Silbir dahaki gidişinizde vedat milorun da tavsiye ettiği küçük bir mekan var güveci bir de orada yemenizi tavsiye ederim.
YanıtlaSilbayıldım :)
YanıtlaSil