Rengarenk bir doğa hayali içinde keyifli zaman geçirmek aynı zamanda da bol bol fotoğraf çekmek istiyorsanız yapmanız gereken tek şey Yedigöller'e gitmek. Çünkü sonbaharda Yedigöller bir başka güzel.
Mevsimin etkisiyle kayın ve diğer geniş yapraklı ağaçların sarı, yeşil, kırmızının farklı tonlarına bürünmesi muhteşem ve seyrine doyum olmayan bir manzara oluşturuyor. Bu manzarayı fotoğraflamak da benim gibi fotoğraf tutkunları için ayrı bir keyif kaynağı tabi ki.
Ekim ayının son haftası arkadaşlarla Yedigöller
için gezi planı yaptık. Grup kalabalık olunca özel araç yerine turla gitmenin
daha eğlenceli olacağını düşündük. Kısa bir araştırmadan sonra Artı
Yaşam ve Bonnair Tur'un ortak düzenledikleri " İki Yayla ve
Yedigöller " turuna karar verdik. Çok da memnun kaldık.
Gezimiz sabah saat 7.45'de Armada AVM önünden tur otobüslerine binerek başladı. Kısa bir süre sonra sıcak içecekler ve kahvaltılık sandviçler ikram edildi. Ardından da tur yetkilileri günün programı hakkında bizi bilgilendirdi. Sonrasında bize bir sürprizleri olduğunu söylediler. Bizim için canlı müzik ayarlanmıştı. İstek parçalar eşliğinde keyifli bir yolculuk yaptık.
Ankara- İstanbul otoban yolu ile 2 saat sonra Bolu merkeze ulaştık. Merkezden 42 kilometrelik asfalt yolu takip ederek 20 km sonra ilk mola yerimize yani 1. yaylaya ulaştık. Hemen hemen tüm tur otobüsleri burada kısa bir mola veriyor. Nedeni köylülerin yaptığı haşlanmış mısır ve kuzinede patatesin tadına bakmak.
Kısa moladan sonra grup ikiye ayrıldı. Yürüyüş yapmak isteyenlerle iki yayla arasında 1 saatlik keyifli bir tur gerçekleştirdik.
Yürüyüş yolunda bol bol fotoğraf çekip, ağaçlardan alıç meyvesi topladık.
Yürüyüş sonrası ilk yaylaya döndük ve canlı müzik eşliğinde barbekü olarak hazırlanan öğlen yemeğimizi aldık. Merak edenler için belirteyim ormanlık alanda mangal yakmak yasak. Sadece hazır getirdiklerinizi tüketebiliyorsunuz.
Canlı müzik keyfi
Yemek sonrası araçla 20 km uzaklıkta bulunan göller bölgesine geldik. Yedigöller adından da anlaşıldığı üzere 7 tane gölden oluşuyor. Her bir gölün yer altı akışları ile birbirlerine bağlı olduğu, içerisinde 236 adet bitki türünü barındırdığı biliniyor.
Geyik üretme çiftliği alanında araçlardan inerek kısa bir bilgilendirmeden sonra gölleri gezmeye başladık.
Milli park içerisinde bulunan göllerin isimleri: Nazlıgöl, Kurugöl, İncegöl, Sazlıgöl, Deringöl, Büyükgöl ve Seringöl.
Tur rehberleri eşliğinde İncegöl, Sazlıgöl, Kurugöl, Nazlıgöl, Gülen kayalar, Şelale , Dilek çeşmesi, ve Deringöl rotasını izleyerek çok keyifli bir yürüyüş gerçekleştirdik. Yürüyüş parkurumuz inişli çıkışlı olsa da çok zor değildi. Zira gruptaki çocuklar ve yaşlılar da programı takip edebildi.
Gülen Kayalar
Dilek Çeşmesi
Bu bölgede ağaçların boyu inanılmaz. Kafanızı gökyüzüne tam olarak kaldırsanız bile ağacın bitiş noktasını göremiyorsunuz.
Yedigöller gezimizde bol bol gelin damat gördük. Doğa o kadar güzel ki fotoğraf çekimi için Yedigöller'i tercih etmişler.
Parkın içerisinde, göl kenarında kamp kurabileceğiz iki alan var. Burası ihtiyaca cevap verecek şekilde düzenlenmiş. Yazın gelip burada bir iki gece kalmayı şimdiden planladık bile.
Tüm gün yaklaşık 10 kilometrelik doğa yürüyüşünün ardından saat 18.00'da geziyi sonlandırdık ve araçlara binerek Ankara'ya doğru yol aldık.
Sesiz ve sakin tabiatı, muhteşem manzarası, farklı arazi şekilleri, yürüyüş yolları, piknik alanları, temiz havası ile Yedigöller; dinlenmek, fotoğraf çekmek, spor yapmak ve kamp kurmak isteyenler için eşsiz bir mekan.
Havalar çok soğumadan bence siz de Yedigöller'in renk senfonisini görmeye gitmelisiniz. Rengarenk yapraklar arasında yürürken beni daha iyi anlayacağınıza eminim.